25.12.08

Reşit Olmak ya da Olmamak

Boğaziçi Üniversitesi'nde görev yapan 300'ü aşkın öğretim görevlisinden 119 tanesi bir bildiri imzalamış. Bildiri başörtüsü ya da türbanla ilgili (ikisi farklı şey ya, bir de çarşaf var tabi ama onunla ilgili bir bildiri yok henüz).

Bu bildiride dikkatimi çeken bir cümle var. Değerli hocalarımız şöyle bir öneride bulunmuş; "Reşit olmayan kız öğrencilerin başlarının örtülmesine yönelik her türlü uygulama ve girişime karşı hukuki, idari ve toplumsal tüm önlemler alınmalıdır." Bu cümleyi biraz irdeleyelim.

"Reşit olmayan kız öğrenci" demek; Türkiye Cumhuriyeti Medeni Kanunu'na göre 18 yaşını aşmamış, eğitim talebi olan dişi insan demektir.
Aynı kanunun "Velayet" başlığı, ergin olmayan çocuğun, ana ve babasının velayeti altında olduğunu bildirerek başlar ve velayetin kapsamını şu şekilde açıklar:

Madde 339: Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.

Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür.

Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar....


Madde 340: Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâkî ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar........


Madde 341: Çocuğun dinî eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir.

Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.

Ergin, dinini seçmekte özgürdür. (Nasıl medeni kanunsa dinden filan bahsediyor)


Dolayısıyla "reşit olmayan kız öğrenci", kanunen ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlü, bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimlerini de ana ve babasının kendilerine sundukları imkanlar doğrultusunda sağlayabilen bir insandır.Ayrıca yine kanunen, ana ve babası isterse bu kişiye dini eğitim de sağlayabilir.

Gelelim cümlenin ikinci kısmına. Burada potansiyel bir tehdit algısı var: "... başlarının örtülmesine yönelik her türlü uygulama ve girişime karşı.." ve son olarak temenni ya da tavsiye mahiyetinde "...hukuki, idari ve toplumsal tüm önlemler alınmalıdır." Yani başı örtmek tehlikeli bir davranıştır ve bunun engellenmesi gerekmektedir.

Sayın hocalarıma şunu sormak isterim: Ergin olsun ya da olmasın, bir kız öğrencinin başını örtmesinde nasıl bir sakınca görmektesiniz ki, böyle bir davranışın engellenmesine yönelik tedbirlerin alınmasını istiyorsunuz? Bir kız çocuğunun yasal velayetini taşıyan ana ve babası, onu başını örtmeye ikna etmişse, bu başkalarını neden tedirgin etsin? Elbette çocuğa fiziki baskı uygulanmışsa, buna başta kolluk kuvvetleri olmak üzere tüm toplum karşı çıkmalıdır. Ama çocuk ister ailesinden ya da çevresinden aldığı dini telkinler dolayısıyla olsun ya da tamamen başka sepeplerden olsun, başını örtüyorsa buna kimsenin karışmaya hakkı yoktur.

Çocuk dışarda başını örtebilir ama okulda örtemez demek de tutarsız bir iddiadır. Ailesinden baskı görerek başını örtmek zorunda kalan bir kızla, bürokrasi tarafından okulunda başını zorla açmak zorunda kalan kızın psikolojik durumu arasında nasıl bir fark vardır?

Okullarımızda insanların bireysel tercihlerine yasaklamalar getirilmemelidir. Eğitimin asıl amacı, insanlara öncelikle birey olmanın vasıflarını öğretmek olmalıdır. İster ailelerinden, ister "mahalleden", isterse de bürokrasiden gelecek her türlü baskı veya yönlendirmeye karşı bireysel tepki verebilme yetenekleri geliştirilmelidir. Onlar adına karar alan, yaşamlarını kendi düşüncelerine göre yönlendirmek isteyenlere karşı, hür fikirlerini savunabilecek ve her türlü baskıya göğüs gerebilecek insanlar yetiştirilmelidir.

Kimse, etrafındaki insanlar başörtüsü takıyor/takmıyor diye başörtüsü takmak/takmamak zorunda değildir. Kimse de etrafındaki insanlar başörtüsü takıyor/takmıyor diye üzerinde bir baskı hissetmemelidir.

Uygulanacak eğitim ile, hem insanların başkalarına bireysel tercihlerinden ötürü baskı yapması engellenmeli, hem de bir baskı varsa, buna karşı durabilecek özgür bireyler yetiştirilmelidir. Farklılıkların kavga sebebi değil, toplumsal zenginliğin bir göstergesi olduğu aşılanmalıdır. Bireylerin herşeyden önce insan olmalarından dolayı saygıyı hakettiklerinin altı çizilmelidir. Yanlış olduğuna inandığı bir fikir veya eyleme karşı tepkisini, medeni ölçüler içerisinde gösterebilecek donanımda bireyler yetiştirilmelidir.

No comments: