Anladık Sayın Başkan ve değerli amerikalılar, müslümanları artık öldürmeyeceksiniz, onlarla yakın ilişkiler kurma peşindesiniz de, bu kadar abartılı yaklaşımlar da artık düşüncelerinizin samimiyeti konusunda kuşku uyandırıyor haberiniz olsun.

ABD'nin Kyoto Anlaşması'nı neden imzalamadığı hakkındaki soru, gerçekten çarpıcıydı. Sayın Obama'nın verdiği cevap ise umut vericiydi. Bir başka soruyu yanıtlarken Sayın Obama'nın, İran'dan nükleer araştırmalarını durdurmalarını talep ederken, kendi nükleer silahlarını da azaltması gerektiğinin altını çizmesi de yeni Amerikan çizgisinin ümit veren başka bir yönünü ortaya koydu.
Kürdistan ve Filistin sorununa yönelik verdiği cevaplar da Obama'nın dersini iyi çalıştığını gösterir nitelikteydi. Heralde çalışmadığı yerden gelen tek soru da "Davos'ta Tayyip Erdoğan'ın yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?" oldu ki, bu soruyu "Yorum Yok" diyerek geçiştirdi.
Allah'tan, İngiltere'de katıldığı benzer bir programda Hırvat asıllı bir öğrencinin "Adınızın Hırvatça'da 'şeftali' anlamına geldiğini biliyor muydunuz?" şeklindeki sorusuna benzer bir soru gelmedi. "Sayın Obama, Türkçe'de Barak'a çok benzeyen bir sözcük var bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz?"
Genç gazeteci arkadaşlarımızın böylesine cevaba yönelik, cesur sorular sorması, aklıma başka bir senaryoyu getirdi. Acaba genç gazeteciler yerine Bab-ı Ali'nin duayenleri bu programda Obama'ya soru sorsaydı nasıl olurdu?
Bir kere Sayın Obama, "ezana az kaldı sorularınızı ezana kadar sorun" der demez, stüdyoda kimse kalmazdı. Yarısı " ben böyle irticacı adamı muhatap alıp soru moru sormam" deyip çıkar gider, diğer yarısı da "namaz vaktine az kalmış, şimdi namaz vakti burda oturursak vatandaş namaz kılmadığımızı anlar biz de en iyisi çıkalım" diye kapının yolunu tutardı.
Neyse biz Sayın Obama'nın namazı niyazı işin içine karıştırmadığını varsayarak devam edelim. Büyük ihtimalle şöyle sorular ortaya çıkardı:
1. Diyir Mistir Prezidınt (adam ingilizce biliyo ya gösterecek illa, gerçi telaffuz biraz bozuk ama idare eder). viç van is greytır, Atatürk or Corç Vaşingtın? (Atatürk mü büyük George Washington mu? diye süper bir soru)
2. Sayın Obama, Sovyetler Birliği'nin çöküşü hakkında ne düşünüyorsunuz? (Hocam o dediğin devlet çökeli yirmi beş yıl oldu, istersen Osmanlı'nın ya da Roma'nın çöküşü hakkındaki fikirlerini de sorsaydın)
3. Sayın Obama, laiklikten demokrasiden dem vurup durdunuz, ama Amerika'da hala başörtülü öğrenciler, kippalı yahudiler üniversitelere girebiliyor. Siz önce laikliğin demokrasinin ne demek olduğunu öğrenin ondan sonra gelip bize ders verirsiniz. (Soru soracaktı ama yorum yaptı. Olsun zaten maksat bir şey öğrenmek değil adamı morartmak)
4. Sayın Obama Davos'ta Tayyip Erdoğan'ın yerinde siz olsaydınız ne yapardınız? (Aha bu soruyu genç gazeteciler de sormuştu. Tamam gençler iyi yoldalar güzel sorular soruyolar dedik ama hepsi demedik.)
Bu sorularla karşılaşan Obama'nın cevabı ne olurdu dersiniz. "Yorum yok" deyip geçerdi heralde. Zaten soruların amacı cevap almak değildi. Ama adamın ten renginden dolayı morarıp morarmadığı da anlaşılamayacağı için gazeteci duayenlerimiz açısından da tatmin edici bir sonuç elde edilemezdi heralde.
No comments:
Post a Comment